Az daha Türkiyedeki en eski yerleşim yeri olan Yarımburgaz Mağarasının dibinden Kanal İstanbul’un geçeceğini öğrendim. İspanya Laskö Fransadaki Altamira mağaralarından sonra geliyor bu Mağara dünyada. Allahtan vazgeçmişler. Bir değişiklik olmazsa eğer. ŞİMDİLİK. Elim ayağım titriyor sinirden ya.. Mağaradaki yazılar olsun. Tinercilerin mekanı olmuş. ALLAHIM. Amasyadaki Kral Kaya Mezarlarında da insanlarımız tarafından yazılar yazılmıştı. Amasya’ya tekrar gittiğimde çekip yükleyeceğim. O kadar cahiliz ki!!!! Şimdi de yine Yarımburgaz Mağarasına Venedik tarzı göl yapmayı düşünüyorlarmış. Allahım sen aklıma mukayet ol. Batıracaklar! Bırakın oldukları gibi kalsınlar. DOKUNMAYIN YA! Tarihe değerlerimize ne olur dokunmayın…
Herkese merhaba. Nasılsınız? Çok şükür ben iyiyim. Bugünkü yazımda çoktandır bahsettiğim gibi, anlatacağım konuların genel bir şekilde üstünden geçeceğim. Hazır mıyız? Başlıyorum.
Öncelikle konularımızın başlıklarını verelim. Sonrasında kısaca konuların içinde nelerden bahsedeceğimizden sırasıyla konuşuruz.
Tarih Metodolojisi
İlk Uygarlıklar
İslam Öncesi Türk Dünyası
İslamTarihi
Türk-İslam Devletleri Tarihi
Yerleşme Sürecinde Selçuklu Türkiyesi
Orta Çağ’da Avrupa
Beylikten Devlete Osmanlı
Dünya Gücü Osmanlı
Coğrafi Keşifler
Rönesanans ve Reform Hareketleri
Yeni Çağ Avrupasında Siyasi Olaylar
XVII(17.)yy’da Osmanlı Devleti(Arayış Yılları)
XVIII(18.)yy’da Osmanlı Devleti(Değişim ve Diplomasi)
Sanayi Devrimi
Fransız İhtilali
1830-1848 İhtilalleri
XVIII’a Kadar Osmanlı Kültür Medeniyeti
Osmanlı Devleti Parçalanma Devri
XIX(19.)yy Yenileşme Hareketleri
II.Abdulhamit Devri
II.Meşrutiyet’in İlanı
31 Mart İsyanı ve 1909 Anayasa Değişikliği
Fikir Akımları
Mustafa Kemal’in Hayatı
İttihat ve Terakki Dönemi
Trablusgarp Savaşı
Balkan Savaşları
I.Dünya Savaşı
Paris Barış Konferansı
Mondros Mütarekesi ve İşgaller
Milli Mücadele Döneminde Cemiyetler
Kurtuluş Savaşına Hazırlık
Son Mebusan Meclisi’nin ve Misak-ı Milli Kararları
Sevr Antlaşması
Kurtuluş Savaşında Cepheler
Atatürk İlke ve Inkılapları
Atatürk Dönemi Dış Politika
İki Savaş Arası Dönem
II.Dünya Savaşı
Soğuk Savaş Dönemi
Yumuşama Dönemi
Küreselleşen Dünya
Evetttttt arkadaşlar. Gördüğünüz gibi konularımız uzun ve kat edeceğimiz çok mesafe var. Yukarıda söylediğim gibi, adını zikrettiğim konuları burada bahsetmeyeceğim maalesef. Çünkü bahsedersem çok uzun bir blog olacak. En iyisi yukarıdaki konuların üstünden -kaba bir şekilde geçmeyi- iki kısa blog şeklinde anlatmak olacak.
Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız. Çok şükür ben iyiyim. Hepimize geçmiş olsun ve başımız sağ olsun tekrar. Çok üzüldüm, çok üzüldük. Kelimeler yetersiz kalıyor…Söyleyecek çok ama çok şey var aslında! Hatalar, alınmayan önlemler, gözden gelinen şeyler, denetlenen ama…Ve böyle yapılan ve depremini bekleyen nice bina var değil mi ülkemizde? Kaçımızı bekliyor? Kaçımız oturduğumuz ev den sesimizi duyurmaya çalışacak? Kaçımıza oturduğumuz “evimiz-yuvamız” bize zindan olacak? Kimimize mezar olacak? Düşünmesi bile ne kadar ürkütücü değil mi? KORKUTUCU? Ben de korkuyorum. İnanın…
Aslında bu yazımda genel bilgilendirme amaçlı yazımı yazacaktım. Ama aklımdaki bu düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim. Deprem ülkesindeyiz ve bunu görmezden gelerek yaşıyoruz maalesef… Sanırım bunun için sıkı bir kanun gelmeli! Bu konu kimsenin insifiyatine bırakılmamalı. Ama…
Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Ben hiç iyi değilim. Sebebi başlıktan da anlayacağınız üzere Tarih ile ilgili bir haber… Bu yazıyı inanın elimden geldiğince sakin yazmaya çalışıyorum inanın ama duyduğumdan beri elim ayağım titriyor sinirden. Çok sinirliyim. Zaten tarihi eser kaçakçılığının yapıldığı ve bunun önünün alınamadğı bu dönemde bir de şimdi, de göz göre göre tarih satılıyor ya sa-tı-lı-yor. Yani bu Kilise yurt dışına satılsa, parça parça ve göz göre göre yurt dışına gönderilmesine göz mü yumulacak! Zira hatırladığım kadarıyla yine böyle tarihi bir mimari eser, tarihi eser kaçakçıları tarafından parça parça yurt dışına kaçırılmıştı. Gülmeyin! Şaka değil gerçek. O kadar sinirliyim ki! O kadar ki bu ikinci bölüm için diğer yazımda yazdığım gibi anlatacağım konularla ilgili bilgi verecektim ama bundan sonra eğer ki böyle haberlere gelirsem ya da duyarsam ya da es kaza geçmişte böyle olaylarla ilgili bir şeyler okursam yazacağım.
Şimdi geliyorum konumuza. Başlıktan da anladığınız gibi Satılık Tarih. Gerçekten öyle…1700 yıllık Mardin’nin Artuklu ilçesinde olan Tarihi Kilise “Sa-hip-leri” tarafından satılağa çıkarılmış ki bu ilk değiL. 2015 yılında tekrar satışa çıkarılmaya çalışılmış. Ya tarihi bir eserin sahibi nasıl olabiliyor? Üç nesildir aktarılıyormuş! Ya siz o tapuyu nasıl aldığınız? Bir marangoz hane olarak kullanıyorlarmış! Ya çok sinirliyim. Nasıl bir kiliseyi ‘1700 yıllık Kiliseyi’ sahipleniyorsunuz? Akla mantığa sığıyor mu bu? Niye kimse sorgulamıyor bunu? Niye kimse dur demiyor! Mantıksızlığı görmüyor. Gerçi şaşmamak lazım. Yine bir haber de görmüştüm. “Yeni göreve başlayan Müze Müdürü ya da memurdu galiba eksik çıkan tarihi eserleri bildirip, suçlanan olmuştu. KIZCAĞIZ SONUNDA İNTİHAR ETTİ. Asıl suçluyu aramak varken kız suçlu duruma düşürülmüştü. Ki kızın suçsuzluğu iş işten geçtikten sonra anlaşılmıştı. Size önerim bu haberi de bir araştırın”. derim. Ama gerçekten de satılsa yurt dışına götürülmesine sessiz mi kalacaksınız? Kanım donuyor inanın. Ki bu şaka değil gerçekten. Ya tarih senin kimliğin ya kimliğin? Durun bunun üzerine yapılan resmi açıklamayı da paylaşacağım sizlerle:
“Bizim alanımız Değil”
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Diyarbakır Bölge’den mimar Neslihan Özkan konuyla ilgili olarak “Tapusu olduğu için sorumluluk Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde. Tarihi bina olduğu için satış ve tapu devri sırasında Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü belki görüşümüze başvurur ama şu an bizim alanımızda değil” diyor.(1)
Evet bunun için diyorum aynı şeyleri. İsterseniz internet’e sunulan ilanı da paylaşabilirim.Buyrun seyre:
SAHİBİNDEN SATILIK SÜRYANİ (Mor Yuhanno KİLİSESİ)
Mardin’de yıllardır depo olarak kullanılan ve 5’inci yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen yapının kilise olduğu belirlendi. Kilise daha önce de cami olarak kullanışmış. Kilise içinde bulunan bir kapının Deyrulzafaran Manastırı’na gittiğini, bir kapının ise kaleye gittiği söyleniyor. yaklaşık olarak 400 metrekarelik alana sahip yapının yüksekliğinin ise 15 metre civarında ‘Çünkü burada patriklere ait mezarlar var. Bildiğiniz klasik bir kilise. Kitabesi olmamasına rağmen yapıdaki süsleme özellikleri, yapının karakteristik özelliklerinden yola çıkarak, bölgedeki yapılarla benzerliği göz önünde bulundurularak yapının 4, 5 ya da 6’ıncı yüzyılda yapılmış olabileceğini tahmin ediyoruz. Bu kiliseye benzer yapıların kitabesi olan yapıların 4-5’inci yüzyılda yapıldığını biliyoruz. Onlarda kitabe var. Benzer bir örneği Savur’a bağlı Dereiçi köyünde Mar Yohanne Kilisesi, aynı şekilde Deyrulzafaran Manastırı içindeki Azizler Evi bu yapıyla benzerlik arz ediyor. Nusaybin’deki Mor Yakup Kilisesi’nde, bu yapıya benzer süsleme özellikleri var. Duvar örgüsü aynı, mimari olarak plan şeması olarak aynı. Mor Yakup Kilisesi’ne kapıları çok benziyor. Patriklere ait mezarlar da Deyrulzafaran Manastırı’ndaki mezarlıklarla aynı özelliklere sahip. Apsisi ortada hala sağlam.”’O dönemde Hristiyanlar tarafından kullanılmış. O dönemin özelliklerini de almış. Özellikle yan yana duran 3 mezar var. Mezarın üstündeki süsleme özelliklerine baktığımızda Selçuklu özelliklerini görmemiz mümkün. İslami döneme ait süsleme özellikleri de var. Onun dışında devasa büyüklükte taşlar var. Bu blok taşlar da yapının erken Bizans döneminde yapıldığını, genç Roma döneminde yapıldığını bize gösteriyor. Yapı karışık üslupta yapılmış bir yapı. Tek bir dönemde yapılmamış. Farklı dönemlerde de restore edilmiş. Cami olarak da kullanılmış. Güneyinde bir mihrap var. Biliyorsunuz kiliselerde güneye bakan mihrap olmaz. Mihrap varlığı da buranın bir dönem cami olarak kullanıldığını bize ispatlıyor.(2)
Bunun soruşturulmasını lazım acilen. Kim bilir bunun gibi neler var. Allahım kanım donuyor! İnşallah iş işten geçmeden yapılması gerekenler yapılır. Bu da Kilise:
Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız. Ben iyiyim. İnşallah siz de iyisinizdir. Bu bloğumda Tarih anlatımında izleyeceğim metodu söyleyeceğim sizlere.
Diğer yazımda yazdığım gibi bloğumda lise öğrencilerine sınav odaklı konu anlatacağım Bu yüzden belli bir metodumun olması gerekiyor. Tabii ki hem TYT hem AYT odaklı olacak. Ama tabi ki lise öğrencisi ya da sınava çalışmayan arkadaşlarımız da olduğu için onlara yönelikte yazılarım olacak. Tarihi seven, merak duyan arkadaşlarımızda güzel bir şekilde okuyacaklardır yazılarımı. Eminim ben:):):)Tarih’i de her iş’te olduğu gibi ehlinden öğrenmek gerekir. Öhöm öhöm ben de bunun için buradayım:):):)Seviyorum sizi:)
Şimdi gelelim konumuza. Tarih’i anlatırken öncelikle tablonun genelini göstereceğim. Sonrasında yavaş yavaş özele ineceğim. Geneli görmeden özeli anlamak zordur. Bu hem en başta yapacağım gibi tüm konuları kaba bir şekilde nasıl anlatacağımı göstereceğim. Sonrasında ilk konu ile başlayacağım. Konuya başlamadan önce de, o konu ile ilgili de önce genel bilgi vereceğim sonrasında özele ineceğim. Anlatmaya başlayınca daha iyi anlayacağınıza eminim. Genelden özel’e. İzleyeceğim metod bu olacak. Ve konuyu anlatırken de yakından uzağa metodunu da sıkça kullanacağı. Yani anlatacağım konuyu daha iyi anlamanız için günümüzden benzetmeler yaparak ya da günümüzden örnekler vererek pekiştirmeyi sağlayacağım. Bu yöntemin yararlı kullanıldığını düşünmüyorum maalesef ya da çok az kullanıldığını. Ben de en doğru bir şekilde bu yöntemi kullanmaya çalışacağım.
Diğer yazımda anlatacağım konular ile ilgili genel bir bilgilendirme yapacağım. Sağlıkla ve sevgiyle kaalın:):):)
Merhaba arkadaşlar. Ben Merve. Bir deniz Tarih öğretmeniyim. Sizi tarihin içinde yaşatmaya geldim. Öncelikle tarih sizin için ne ifade ediyor? Diyerek bir soru ile başlayım. Ehhh biraz düşünün bu soruyu…
Bana göre Tarih hüzündür…Okudukça hüzünlenirim. Öğrendikçe kendi tarihimi gururlandım her zaman. Ama! Okulda öğrendiklerim birbirine bağlanmadan, bir bütün oluşturmadan en azından benim öyleydi, anlatılırdı. Ki dönem sonuna da konular yetişmezdi her zaman. Tarihi bir bütün, tarihi bırakın bir dönemi bile birbirinden kopuk işlenirdi. Bu yüzden eksiklikleri de daha iyi öğrendikçe gördüm. Ve tarihi anladıkça hüzünlendim. Sahi anlayabiliyor muyuz tarihi? Bu da ayrı bir soru düşünmeniz için…
Sayfam da bol bol tarihi öğreneceğiz. Ama genel olarak lise tarihine değineceğim. Çünkü sınava girecek olan öğrencilere de bir nebze de olsa faydamın olmasını istiyorum. Bu yüzden konuları daha derin anlatacağım zaman uyarı vereceğim ki okumadan atlasınlar diye. Zaman Önemli!
Yani demem o ki lise odaklı gideceğim konularda… Ama arada tarihi anekdotlarda anlatacağım. Bloğumda olduğunuz için şimdiden teşekkür ederim. Seviliyorsunuz. Sağlıcakla kalın..